ÖĞRENMEK DEĞİŞMEKTİR
Algıladığım dünyadaki her şey noktalara ve geometrik çizgilere dönüşürken, her yeni gelen bilgi daha önce orada bulunan noktayı yerinden ediyor ve bir hareketlilik başlıyor. Bu değişim, noktaları geometrik şekillere dönüştürürken renkleniyor; harekete geçemeyenler ise olmak ve olmamak arasında bir yerde duruyorlar.
Karanlığı ve bitişi simgeleyen siyah ile ışığın ve başlangıcın simgesi beyazın karışımından oluşan gri, iki kutup arasında kalmanın getirdiği gerginlikte duruyor. Dinamiğin sağlanmadığı yerde ise gri olmak kaçınılmaz oluyor.
Ancak griyi diğer renklerden ayıran çok önemli bir özellik var; üzerine hangi renk gelirse gelsin onu açığa çıkartıyor. Gri, adeta renklere zemin olmak için var ve sesleniyor her gördüğü renge; “buraya gel!”. Çünkü kendi sessiz ve hareketsizliğinin zıttı olan ile birleştiğinde kendisi de var oluyor.
Önündeki kitap yukarıdaki sonsuz gökyüzünün rengi ve ancak sezgiyle varılacak olan ilahi maviyle sağ yönden giriş yaparken, yeryüzünün yeşili sol taraftan kendine yer buluyor.
Işığın yokluğundan faydalanan karanlık herkesi gizlerken, aşağıdaki ve yukarıdaki çeşitliliği temsil eden tüm şekiller hareketsiz griyi değiştirmeye başlıyor. Bu dengenin getirdiği renklerdeki ışık; öğrenmekte olanı görünür kılıyor.
Beyza Demirci